
Ender Saraç'tan çocuğunuz için sağlıklı yaşam sırları
Korkmayın, çocuğunuza sıkı bir diyet yaptırmanızı önermeyeceğiz. Biz sizi sadece, zararlı yiyecekleri mümkün olduğunca çocuğunuzdan uzak tutmanız, sağlıklı gıda, bitki ve baharatları ise tatlı tatlı çocuğunuzun beslenme düzeninin parçası haline getirmeniz konusunda teşvik etmek istiyoruz. Böylece, bağışıklık sistemi daha kuvvetli, dolayısıyla daha az kimyasal tedaviye (ilaca) ihtiyaç duyan, daha zeki, daha sağlıklı bir çocuğunuz olacak. Üstelik Avurveda Uzmanı Dr. Ender Saraç, çikolatayı bile yasaklamıyor. Diyor ki, “Çocuğa “Çikolata ve şeker yeme” denmemelidir.Bu tür yiyecekler hem onları mutlu eder hem de besleyicidir. Önemli olan, ana hatlarıyla yanlışları törpülemek ve doğruları hayatlarına enjekte etmektir.”
Ender Saraç ile yalnızca gıdalar üzerine sohbet etmedik. Günümüzün hızlı, gürültülü ve kirli hayat koşullarında, onları nasıl daha mutlu, daha huzurlu, kendisiyle ve çevresiyle dost çocuklar olarak yetiştirebileceğimizin ipuçlarını da aldık. Röportajımızı dikkatle okumanızı tavsiye ediyoruz.
Özellikle büyük şehirlerde artık daha zorlu bir yaşam hakim. İçinde yaşamak durumunda olduğumuz koşulların çocuklarımız üzerinde ne gibi etkileri var?
Büyük şehirde yaşayan anne – babaların çoğu çalışıyor. Bu nedenle çocuklar erken kalkmak zorunda. Sabah keyiflerini yaşamadan, tatlı şımarıklıklarını yapamadan, hatta vücutları henüz soğumadan paket gibi sarmalanıp süratle kreşlere gitmek zorundalar. Hayatın bu kadar hızlı akıyor olması onlar için büyük bir dezavantaj.
Ayrıca çocuklar yere daha yakın olduğu için hava kirliliğine, kurşun zehirlenmesine, egzoza daha fazla maruz kalıyorlar. Bu durun büyük şehirlerde daha yoğun yaşanıyor.
Yanlış beslenme alışkanlıkları, hava kirliliği, trafik gibi etkenlerin yanı sıra en kötüsü, elektromanyetik kirlenme. Herkes bunun bilincinde değil, ama çocuklar baz istayonları, cep telefonları, bilgisayarlar, evdeki ve yer altından geçen koblolardan ciddi anlamda olumsuz etkileniyorlar. Bunlar gündelik yaşamın değişmez parçaları. Üstelik son 15 yıl içerisinde bile yenileri girdi hayatımıza MP3 çalar ve ipodlar... Bunların her biri alıcı – verici. Çocuk bedeni çok saftır, kirlenmemiştir. Sinir sistemleri de daha hassas olduğu için elektromanyetik akımlar çocuklarda ciddi bir negatif enerji birikimine neden oluyorlar.
Peki tüm bu olumsuzluklar içinde daha sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirebilmek için temel olarak nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Çocukluk döneminde bazı destek ve dopingleri almakta yarar var. En ufak bir sorunda ağır antibiyotiklere, ağrı kesicilere, kortizonlu veya hormonlu ilaçlara başvurmak bir çözüm ama: çocuğun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, negatif enerjisini temizlemek, psikolojik açıdan daha iyi hissetmesini sağlamak ve doğal takviyelerle sağlık kalitesini yükseltmek uzun vadede daha başarılı sonuçlar verir. Tabii ki hemen çözüme ulaşılmıyor. Çocuğa bir arı poleni, ısırgan tohumu ya da Avurveda hapı verdiğinizde, ertesi gün dünyanın en sağlıklı çocuğu olmuyor. Ancak yine de, uzun vadede bir kar – zarar hesabı yapmakta yarar var. Enfeksiyonlar, aslında, özellikle çocukların bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi için ciddi bir enerji alışverişidir, bir uyarı gibidir; yani bilgisayara belli aralarla virüs programı yüklemek gibi... Kabakulak ya da beşinci hastalık geçireceksiniz ki – bunlarla ölmezsiniz zaten bağışıklık sisteminiz kuvvetlensin, size yeni bir yazılım programı yüklenmiş olsun...
Yoga ve enerji çalışmalarını çocuklarını çocuklara da öneriyorsunuz. Onlar kolay benimseyebiliyorlar mı bu aktiviteleri?
Çocuklar ruhsal açıdan çok açık varlıklar,erişkinlere göre daha saf düzeydeler. Hisleri, rüyaları, sezgileri, mutlulukları, mutsuzlukları daha koşulsuz. Oyuncakla mutlu olup, ters bir sözle mutsuz olabiliyorlar. Biz ise daha dirençliyiz, çünkü birtakım yargılarımız, koşullarımız var; onlarınkiler henüz oluşmamış.
Birçok insan çocukların pozitif enerji tekniklerini öğrenip uygulayamayacağını sanıyor, oysa çocuklar bunlara çok daha açık.Yoga ve sneme hareketleri,hem bedenlerinin açılması hem de stres biriktirmemeleri açısından; nefes tekniği ise(pranayama) solunum sistemi için yararlı.
Sizin özellikle vurguladığınız konulardan biri de, doğayla iç içe olmanın önemi.Bunun çocuklara neler kazandırdığını açıklar mısınız?
Çocukların sağlığı için iyi doktor ve ilaç ne kadar gerekliyse; daha çok temiz havaya, ağaca, yeşilliğe, temiz denize, kirlenmemiş suya, keyifli oyun oynamaya, hayvan, çiçek ve bitki sevmeyi deneyimlemeye ihtiyacı var. Aletler başında, sanal dünyada yoğun vakit geçiren çocuklar, ileride depresyona, yalnızlığa, psikiyatrik sorunlara daha açık oluyor. Çocukların birbirleriyle iletişim kurmaya, dokunmaya, oynamaya ihtiyacı var. Çocuklara anaokulu çağlarında bilgisayar ve İngilizce öğretilmesini çok anlamsız buluyorum, zaten öğrenecekler. İnsanlar şunu anlamıyor, doğa tüm aletlerden daha ileri bir teknoloji sunuyor. Nergis, lavanta, gül, çam ağacı, köpek, kelebek daha üst teknolojiye sahip. Çocuklarımıza bunları öğretmemiz lazım.
Siz çocuk hastalarınıza ne tür tedaviler uyguluyorsunuz?
Daha az hastalanmaları ve daha az ilaç kullanmaları için bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirmeye çalışıyorum.belli şartlar içinde yaşıyoruz;trafik,hava kirliliği,zaman sorunu...Yüzde 100 performans gösteremesemde,daha az kirlenmiş,daha pozitif enerjili bir kuşak yetişmesine katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Biraz da somut öneriler alabilirmiyiz? Okurlarımız çocuklarına jangi dönemlerde, ne tür destekler-dopingler uygulayabilirler?
İlk 2 yaşta zeka gelişimi çok önemli. 1-2 yaş arasında soya ve soyalı yiyecekleri yedirmeye çalışabilirler. Yine zeka gelişimi için zeytinyağı, zeytin, hurma, balık, keten tohumu ve cevizi bolca vermek lazım. En ufak bir krizde antibiyotik, ağrı kesici, ağır iğnelere başvurup çocuğun bağışıklık sisteminin bu hastalıklarla savaşmayı öğrenmesini engellemek yerine; yine doktor kontrolünde, daha az kimyasal ilaç, daha çok destek tedavi uygulayabilirler. Beslenmede özellikle, doğal sıvıyı arttırmak önemlidir. İyi bir kaynak suyu, bitki çayları, taze meyve suyu, ayran, cacık, komposto ve hoşafı daha çok içirip, asitli-şekerli içecekleri daha az vermek gerekir. Beyaz un ve beyaz şeker çocuklara çok lezzetli gelir, ama daha sonra alerjiler, sindirim sistemi problemleri yaşayabilirler. Bunları birazcık azaltıp, tam buğday türevlerine, esmer şeker, bal ve meyve suyu gibi doğal şekerlere ağırlık vermek yerinde olur.
Çocuklara fesleğen, limon, maydanoz, yemeklere soğan, sarımsak, bağışıklık sistemi için yine yemeklere zencefil verilebilir. Çay olarak tarçın, elma, limon, portakal, kuşburnu, ıhlamur ve zencefilli karışık çaylar verilmelidir. Kışın çok hastalanan çocuklara az miktarda ısırgan tohumu, arı poleni, destekleyici ayurveda hapları, doğal multivitaminler, çinko; daha da sık hastalanan çocuklara ise ekinezya (Kuzey Amerikan kökenli bitki) verilebilir.
İşlenmiş kırmızı et (salam, sucuk vs) yerine, işlenmemiş ve doğal kırmızı et verilmelidir. Özellikle doğal yumurtayı eksik etmemek gerekir (Lesitin, vitamin ve diğer doğal maddeleri çok daha yüksek oranda içeren, daha küçük, ama koyu sarı rengi olan...). Yine doğal tavuk ve tavuk suyuyla hazırlanmış sulu, sebzeli yemekler, mevsimin taze sebzeleri beslenmede ön planda olmalıdır.
Bebeklerde en sık karşılaşılan problemlerden biri gaz sancıları. Bunun çözümü için hangi doğal ürünleri önerirsiniz?
Mayalı gıdalara bağlı maya ve mantar sindirim sistemine yerleşmişse, gaza neden olabilir. Ayaklarını üşütmesi de gaz yapabilir. Bazı çiğ soğuk yiyecekler, iyi pişmemiş bakliyatlar gaz yapabilir. Safra hastalıkları, bağırsak kısalığı, şekil bozuklukları midedeki asit problemleri de gaza neden olabilir. Ancak bu türlü patolojik rahatsızlıklar yoksa rezene, biraz da kimyon ve anasonlu bir çayı yararlı olur.
Son yıllarda çocuklarda da kabızlıkta artış gözleniyor. Bunun için ne yapmak lazım?
Özellikle posalı portakal suyu, posalarıyla beraber mercimek çorbası gibi gıdaları arttırırsanız kabızlığın önüne geçebilirsiniz. Eğer çocuk 2 yaşından büyükse yarım-bir çay kaşığı kadar kaba granül olarak öğütülmüş (un gibi toz ya da susam gibi tane değil) keten tohumu da faydalı olacaktır.
Bebeğim Kreş’te çocuklar doğal besleniyor
Dr.Ender Saraç ile danışmanlığını yaptığı “Bebeğim Kreş’te buluştuk. Ender Saraç’ın çocukları belirli aralıklarla muayene ettiği, onların beden tiplerine göre beslenme düzenlerini belirlediği bu özel kreşin sahibi Ayla Özaygen ile de kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Bebeğim Kreş’i uzun yıllardır özenle işleten Ayla Özaygen, 1997 yılında Dr.Ender Saraç ile tanışınca Bebeğim Kreş’e bambaşka bir boyut kazandırmış. Hikaye şöyle; “Kreş’teki çocuklarımızdan biri sürekli orta kulak iltihabı oluyordu. Ender Bey’e gitti ve olumlu sonuçlar aldı. Çok sık grip olduğum için bana da önerdiler. Hakikaten de 6 ay sonra toparlandım ve bunu çocuklara da yansıtalım diye düşündüm. Daha sonra yakalandığım göğüs kanserini de Ender Bey’in destek tedavileriyle kolayca atlattım. 8 yıldır hem kendi sağlığımda hem de çocuklarda doğal tıbbın etkisini birebir yaşıyorum.”
Çocukların doğal besinlerle arasının nasıl olduğunu Ayla Özaygen, şöyle bir örnekle açıklıyor; “Bizim Kreş’in çocuklarından Demet (3 yaş), geçenlerde ailesi ile sokakda gezinirken, annesinin “ Ne yemek istersin?” sorusuna “Salata “ diye cevap vermiş.”
Ayla Özaygen, lezzet anlayışının tamamen alışkanlık meselesi olduğunun, dolayısıyla bu durumun çocukların kolayca kabullendiklerini gösteren bir örnek olduğunu söylüyor. Anlaşılan, çocukların işi bizden daha kolay !